Ve o gür su da Cilo dağlarından gelmektedir. Bir tüneli daha geçip
Hakkari yol ayrımına geleceksiniz. Bundan sonra kısa bir tırmanış var.
(Uzundere geçidine göre). Ve son keskin virajı aldıktan sonra karşınızda
her tarafı muhteşem dağlar ve doğal güzellikleri olan "Dağların kenti
Hakkari" ye gelmiş bulunuyorsunuz. Hoş Geldiniz.
Şırnak üzeri de Hakkari'ye gelebilirsiniz. Ancak bu yol Van
yoluna göre birazcık bakımsız ve virajlı olduğundan dolayı eğer mümkünse
kullanmamanızı tavsiye ederiz
OTOBÜS İLE HAKKARİ'YE
Hakkari'nin şimdilik kendi otobüs firması olmadığından dolayı
Hakkari'ye Van aktarmalı olarak geleceksiniz. Best Van Tur ve Van gölü
firmaları Hakkari ve Yüksekova'ya seferler yapmaktadır. Her gün
Hakkari'den ve Van'dan sabah saat 8 de öğlen 12-13 te ve akşam saat 17
de çalışmaktadırlar. Bunun dışında Yüksekova'ya giden herhangi bir
taşıtla Hakkari'ye 40 km kala yol ayrımında inip otostoplan Hakkari'ye
gelmenizde mümkün.
UÇAK İLE HAKKARİ'YE ULAŞIM
Uçak Van havaalanına kadar gelecektir. Havaalanına indikten sonra Van
otobüs terminaline gidin. Hakkari Van arası seyahat eden Van Gölü, Star
Van Tur, Van Seyahat firmalarından biriyle Hakkari'ye gelebilirsiniz. Bu
firmaların otobüsleri sabah 8,13 ve akşam 17'de Van'dan hareket
etmektedir. Van'a saat 17'den önce gelmeye çalışın. Aksi takdirde otobüs
bulamayabilirsiniz. Hakkari-Van arası 205 kilo metredir ve otobüsle
yaklaşık
4 Ocak 2013 Cuma
Hakkari İli Tarihi 20
Yani en azından bir 20-30 km kazançlı olursunuz. Bu yolun üzerinde
Van'ın şirin bir ilçesi olan Gürpınar'dan geçeceksiniz.
Unutmadan söyleyeyim yol boyunca çok muhteşem manzaralarla ve
şimdiye kadar görmediğiniz güzellikte bir çevreyle karşılaşacağınızdan
yanınıza fotoğraf makinenizi almayı unutmayın. Yaklaşık 20 km sonra
Zernek barajı civarında olursunuz. Yol virajlı ve tepeli olduğundan
biraz dikkatli olmanızda fayda var. Göl kenarında özellikle bahar ve yaz
aylarında balıkçıların taze yakaladıkları tatlı su balıklarından
alabilirsiniz. Daha sonra Hoşap ilçesi gelir. Bu ilçeyi de geçtikten
sonra Başkale ilçesine doğru yol alırsınız. Ancak 2710 m rakımlı ve 33
virajlar denilen çetin bir rampa sizi bekliyor.
Eğer yaz aylarında seyahat ediyorsanız sorun yok ancak kış ayları ise mutlaka zincir takmanız gerekiyor. Güzeldere geçidinden sonra Başkale ilçesine ulaşırsınız. Başkale hemen hemen Hakkari ile Van'ın ortası sayılabilecek bir yer. yani yaklaşık 90 km yolunuz kaldı. Biraz sabredin daha bir şey görmediniz. Başkale’den sonra Türkiye'nin en derin ve en uzun vadisine gireceksiniz. Gerçekten doğal manzaralar muhteşem. Hakkari'ye kadar yolda Zap nehri size arkadaşlık edecektir. İlk tünelden geçtikten sonra sağ tarafınızda Zap'a dökülen bembeyaz , gür bir akarsu göreceksiniz. Yazları genelde mesire yeri olarak kullanılan Kırıkdağdır.
Eğer yaz aylarında seyahat ediyorsanız sorun yok ancak kış ayları ise mutlaka zincir takmanız gerekiyor. Güzeldere geçidinden sonra Başkale ilçesine ulaşırsınız. Başkale hemen hemen Hakkari ile Van'ın ortası sayılabilecek bir yer. yani yaklaşık 90 km yolunuz kaldı. Biraz sabredin daha bir şey görmediniz. Başkale’den sonra Türkiye'nin en derin ve en uzun vadisine gireceksiniz. Gerçekten doğal manzaralar muhteşem. Hakkari'ye kadar yolda Zap nehri size arkadaşlık edecektir. İlk tünelden geçtikten sonra sağ tarafınızda Zap'a dökülen bembeyaz , gür bir akarsu göreceksiniz. Yazları genelde mesire yeri olarak kullanılan Kırıkdağdır.
Hakkari İli Tarihi 19
YÜKSEKOVA İLÇESİ
Yüksekova’nın tarihi M.Ö. 7000’lere değin uzandığı kesin olarak bilinmektedir. Geverok vadisinde kayalara kazılmış bini aşkın resim bulunmuştur. Bu resimler yapısal özellikleri nedeniyle neolotik dönemde tarihlenmektedir. M.Ö. 1000’de ise yörede Urartu uygarlığı yaşamıştır. Eski adı Gever olan Yüksekova Kanuni Sultan Süleyman’ın egemenlik yıllarında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Birinci dünya savaşında Ruslar Yüksekova’yı işgal etmiştir.
5 Mayıs 1919’da yerli milis kuvvetleri ve şanlı ordumuz tarafından Yüksekova kurtarılınca isyancı Nasturiler Urumiye bölgesine çekildiler. 19. yüzyılda Van vilayetine bağlı Hakkâri Livasının kazası olan Yüksekova 1936’da ilçe konumuna getirilmiştir. İlçe merkezinin eski adı Dize’dir. Yüksekova ilçesi doğuda İran devleti ve Şemdinli ilçesi, güneyde Irak devleti, batıda Çukurca ilçesi ve Hakkari ili, kuzeyde Van ilinin Başkale ilçesi ve İran devleti ile çevrili ilimizin bir Serhat ilçesidir. Esendere ve Büyük Çiftlik adında iki beldesi mevcuttur.
HAKKARİYE ULAŞIM OTO İLE HAKKÂRİ’YE ULAŞIM
Van - Hakkari arası yaklaşık 210 km dır. Yolu asfalttır ve güzeldir. Bu yüzden hiç endişe etmenize gerek yok. Erzurum-Ağrı istikametinden Erciş üzeri Van'a geldikten sonra İpek yolunu takip ediyorsunuz. Van'ın sembolü olan büyük beyaz bir kedi heykeli gördüğünüz göbekten İran-Hakkâri yazan tabelayı görürsünüz. Bu istikamette ilerlerlerseniz Van Gölü, Star Vantur otobüslerinin şubelerini göreceğiniz dört yoldan sağa döndüğünüzde sizi Hakkâri’ye ulaştıracak yolun üzerindesiniz demektir. Diyarbakır-Bitlis-Tatvan veya Elazığ-Bingöl-Muş-Tatvan güzergâhından Vana geliyorsanız. Van'ın Gevaş ilçesini geçtikten sonra karşınıza üç yol çıkacaktır. Bu göbekten sola dönmeden dümdüz ilerlerseniz Van'a girmeden direk Hakkari yoluna çıkarsınız.
Yüksekova’nın tarihi M.Ö. 7000’lere değin uzandığı kesin olarak bilinmektedir. Geverok vadisinde kayalara kazılmış bini aşkın resim bulunmuştur. Bu resimler yapısal özellikleri nedeniyle neolotik dönemde tarihlenmektedir. M.Ö. 1000’de ise yörede Urartu uygarlığı yaşamıştır. Eski adı Gever olan Yüksekova Kanuni Sultan Süleyman’ın egemenlik yıllarında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Birinci dünya savaşında Ruslar Yüksekova’yı işgal etmiştir.
5 Mayıs 1919’da yerli milis kuvvetleri ve şanlı ordumuz tarafından Yüksekova kurtarılınca isyancı Nasturiler Urumiye bölgesine çekildiler. 19. yüzyılda Van vilayetine bağlı Hakkâri Livasının kazası olan Yüksekova 1936’da ilçe konumuna getirilmiştir. İlçe merkezinin eski adı Dize’dir. Yüksekova ilçesi doğuda İran devleti ve Şemdinli ilçesi, güneyde Irak devleti, batıda Çukurca ilçesi ve Hakkari ili, kuzeyde Van ilinin Başkale ilçesi ve İran devleti ile çevrili ilimizin bir Serhat ilçesidir. Esendere ve Büyük Çiftlik adında iki beldesi mevcuttur.
HAKKARİYE ULAŞIM OTO İLE HAKKÂRİ’YE ULAŞIM
Van - Hakkari arası yaklaşık 210 km dır. Yolu asfalttır ve güzeldir. Bu yüzden hiç endişe etmenize gerek yok. Erzurum-Ağrı istikametinden Erciş üzeri Van'a geldikten sonra İpek yolunu takip ediyorsunuz. Van'ın sembolü olan büyük beyaz bir kedi heykeli gördüğünüz göbekten İran-Hakkâri yazan tabelayı görürsünüz. Bu istikamette ilerlerlerseniz Van Gölü, Star Vantur otobüslerinin şubelerini göreceğiniz dört yoldan sağa döndüğünüzde sizi Hakkâri’ye ulaştıracak yolun üzerindesiniz demektir. Diyarbakır-Bitlis-Tatvan veya Elazığ-Bingöl-Muş-Tatvan güzergâhından Vana geliyorsanız. Van'ın Gevaş ilçesini geçtikten sonra karşınıza üç yol çıkacaktır. Bu göbekten sola dönmeden dümdüz ilerlerseniz Van'a girmeden direk Hakkari yoluna çıkarsınız.
Hakkari İli Tarihi 18
HAKKÂRİ VE BAĞLI İLÇELER
HAKKÂRİ MERKEZ İLÇESİ
Merkez ilçe Zap vadisinin 3 km kadar batısında, yükseklikleri 3500 ile 4000 metreyi bulan Reşko, Cilo, Karadağ ve Sümbül dağları ile çevrili bir alanda yar almaktadır. Bu alanın yüksekliği 1600 ile 1700 metredir. Merkez ilçe güneyde Çukurca üzerinden Irak’a, Yüksekova ilçesinden İran’a ve Başkalı üzerinden Van’a giden yollarla çevre illere ve komşu ülkelere bağlanmaktadır. Merkez ilçenin 2000 yılı sayımına göre toplam nüfusu 77.532 kişidir. Bu nüfusun 58.145 kişisi ilçe merkezinde, 19.387 kişisi de köylerde yaşamaktadır. İlçe merkezine bağlı Durankaya adında bir beldesi ile 34 köy ve 138 mezra bulunmaktadır. Yüzölçümü 7121 metre karedir. Doğuna İran, güneyde Irak devletleri ile komşudur. Ülke içindeki sınırlarımızda ise kuzeyde Van ilinin Başkale, Gürpınar ve Çatak ilçeleri, batı sınırımızda da Şırnak ilinin Uludere ve Beytüşşebap ilçeleri ile sınır komşuluğumuz vardır. Kışı erken gelir ve geç biter. Çok kar yağar. Yazları kısa sürer, sıcak ve kurak geçer.
ÇUKURCA İLÇESİ
İlçede hangi tarihte yerleşime geçildiği ve hangi toplulukların yaşadığı kesin olarak bilinmemekle, ilçe, Urartu uygarlığının ilk yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Abbasiler bu küçük yerleşim yerini Mir denilen dini, siyasi, askeri otoritesi olan kişiler eliyle yönetmişlerdir. Selçuklular döneminde Çukurca, İmadiye Beyliğine bağlanmıştır. Selçuklulardan sonra Osmanlı döneminde Hakkâri Beyliğine tabi olmuştur. 1880 yılında Şarki-Çal adıyla kaza teşkilatı kurularak Van sancağına, 1890 yılında ise; tekrar nahiyeye dönüştürülerek Hakkâri Beyliğine bağlanmıştır. Birinci dünya savaşında Ruslar ve Nasuriler Çukurca’yı yakıp, yıkmışlar. Musul sorunu ile önem kazanan Çukurca 1926 yılında Ankara Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisine alınmış ve 1953 yılında ilçe yapılmıştır. Eski adı Çal olan Çukurca Irak sınırının sıfır noktasında 480 km2 yüzölçümüne sahiptir. Doğuda Yüksekova, batıda Şırnak kuzeyde Hakkâri Merkez ilçe ve güneyde Irak devletiyle çevrili bir ilçedir. İlçede 16. Yüzyıl Osmanlı mimarisinin güzel bir örneği olan Emirşaban Medresesi vardır.
ŞEMDİNLİ İLÇESİ
Şemdinli’nin, tarih çağına Sümerler ve Akad’lar la girdiği savaş sonunda hâkimiyet kuran Urartular ve Asurlar bölgede uzun süre yaşamışlardır. Hz. Ömer devrinde İslam orduları bu bölgeyi Müslüman bölgesine katmıştır. Yavuz Sultan Selimin 1514 yılında Çaldıran zaferinden sonra Osmanlı egemenliğine girmiştir.Rusların 1853 yılında Türklere savaş açması sonucunda, Dağıstanlı Şeyh Şamil ile işbirliği yapan Şemdinli’li Seyit Taha düşmana karşı cihad ilan etmiştir. Dört defa Rus işgaline maruz kalmıştır. 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile Musul ve Hakkâri’nin 5 bölgesi sınır dışı kaldı. Nihayet Çölemerik (Hakkâri), Gever (Yüksekova), Şemdinan (Şemdinli) ilçelerinden meydana gelen Hakkâri vilayeti kuruldu. Cumhuriyet döneminde bir süre Van vilayeti içinde kaldı. 4 Ocak 1936 tarihinde Hakkâri vilayet olunca Şemdinli de tekrar Hakkâri’ye bağlandı. Derecik adıyla bir beldesi mevcuttur. Tarihi taş köprü, Kayme Sarayı, Kelat Sarayı ve Kara Kilisesi gibi tarihi ve turistik yerleri mevcuttur. Seyit Taha-i Hakkâri Hazretleri isimli zat bu ilçenin Nehri köyünde meftundur.
Merkez ilçe Zap vadisinin 3 km kadar batısında, yükseklikleri 3500 ile 4000 metreyi bulan Reşko, Cilo, Karadağ ve Sümbül dağları ile çevrili bir alanda yar almaktadır. Bu alanın yüksekliği 1600 ile 1700 metredir. Merkez ilçe güneyde Çukurca üzerinden Irak’a, Yüksekova ilçesinden İran’a ve Başkalı üzerinden Van’a giden yollarla çevre illere ve komşu ülkelere bağlanmaktadır. Merkez ilçenin 2000 yılı sayımına göre toplam nüfusu 77.532 kişidir. Bu nüfusun 58.145 kişisi ilçe merkezinde, 19.387 kişisi de köylerde yaşamaktadır. İlçe merkezine bağlı Durankaya adında bir beldesi ile 34 köy ve 138 mezra bulunmaktadır. Yüzölçümü 7121 metre karedir. Doğuna İran, güneyde Irak devletleri ile komşudur. Ülke içindeki sınırlarımızda ise kuzeyde Van ilinin Başkale, Gürpınar ve Çatak ilçeleri, batı sınırımızda da Şırnak ilinin Uludere ve Beytüşşebap ilçeleri ile sınır komşuluğumuz vardır. Kışı erken gelir ve geç biter. Çok kar yağar. Yazları kısa sürer, sıcak ve kurak geçer.
ÇUKURCA İLÇESİ
İlçede hangi tarihte yerleşime geçildiği ve hangi toplulukların yaşadığı kesin olarak bilinmemekle, ilçe, Urartu uygarlığının ilk yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Abbasiler bu küçük yerleşim yerini Mir denilen dini, siyasi, askeri otoritesi olan kişiler eliyle yönetmişlerdir. Selçuklular döneminde Çukurca, İmadiye Beyliğine bağlanmıştır. Selçuklulardan sonra Osmanlı döneminde Hakkâri Beyliğine tabi olmuştur. 1880 yılında Şarki-Çal adıyla kaza teşkilatı kurularak Van sancağına, 1890 yılında ise; tekrar nahiyeye dönüştürülerek Hakkâri Beyliğine bağlanmıştır. Birinci dünya savaşında Ruslar ve Nasuriler Çukurca’yı yakıp, yıkmışlar. Musul sorunu ile önem kazanan Çukurca 1926 yılında Ankara Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisine alınmış ve 1953 yılında ilçe yapılmıştır. Eski adı Çal olan Çukurca Irak sınırının sıfır noktasında 480 km2 yüzölçümüne sahiptir. Doğuda Yüksekova, batıda Şırnak kuzeyde Hakkâri Merkez ilçe ve güneyde Irak devletiyle çevrili bir ilçedir. İlçede 16. Yüzyıl Osmanlı mimarisinin güzel bir örneği olan Emirşaban Medresesi vardır.
ŞEMDİNLİ İLÇESİ
Şemdinli’nin, tarih çağına Sümerler ve Akad’lar la girdiği savaş sonunda hâkimiyet kuran Urartular ve Asurlar bölgede uzun süre yaşamışlardır. Hz. Ömer devrinde İslam orduları bu bölgeyi Müslüman bölgesine katmıştır. Yavuz Sultan Selimin 1514 yılında Çaldıran zaferinden sonra Osmanlı egemenliğine girmiştir.Rusların 1853 yılında Türklere savaş açması sonucunda, Dağıstanlı Şeyh Şamil ile işbirliği yapan Şemdinli’li Seyit Taha düşmana karşı cihad ilan etmiştir. Dört defa Rus işgaline maruz kalmıştır. 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile Musul ve Hakkâri’nin 5 bölgesi sınır dışı kaldı. Nihayet Çölemerik (Hakkâri), Gever (Yüksekova), Şemdinan (Şemdinli) ilçelerinden meydana gelen Hakkâri vilayeti kuruldu. Cumhuriyet döneminde bir süre Van vilayeti içinde kaldı. 4 Ocak 1936 tarihinde Hakkâri vilayet olunca Şemdinli de tekrar Hakkâri’ye bağlandı. Derecik adıyla bir beldesi mevcuttur. Tarihi taş köprü, Kayme Sarayı, Kelat Sarayı ve Kara Kilisesi gibi tarihi ve turistik yerleri mevcuttur. Seyit Taha-i Hakkâri Hazretleri isimli zat bu ilçenin Nehri köyünde meftundur.
Hakkari İli Tarihi 17
4- ŞEYH NAZIR TÜRBESİ
Merkez Durankaya Beldesindedir. Her yıl, Şehit edildiği gün olan 28 Temmuzda türbesi ziyaretçi akınına uğramaktadır. Bizanslılar döneminde Yöreyi fetheden İslam ordularının başındaki komutanlardan olu burada şehit olduğu rivayet edilmektedir.
5- ŞEYH MUSA TÜRBESİ
Merkez ışık köyündedir. Kendi adını taşıyan caminin hücresindedir. Şeyh Abdulkadir Geylani Hazretlerinin babası Musa Cengi Dost olduğu rivayet edilmektedir.
6- ŞEYH İSMAİL TÜRBESİ
Çukurca ilçesi Narlı köyündedir. Türbesi yöre halkı tarafından ziyaret edilen ve saygı duyulan önemli bir ziyaretgâhtır.
7- SEYYİT ABDULLAH TÜRBESİ
Seyit Taha-i Hakkâri’nin amcasıdır. Türbesi Şemdinli Bağlar köyünde bulunmaktadır.
8- GÜLEREŞ BABA TÜRBESİ
Hakkâri Merkez Biçer Mahallesi’nde bulunmaktadır. Türbesi kendi adını taşıyan caminin bahçesindedir. Yılın 365 günü ziyaret edilen önemli bir ziyaretgâhtır.
Merkez Durankaya Beldesindedir. Her yıl, Şehit edildiği gün olan 28 Temmuzda türbesi ziyaretçi akınına uğramaktadır. Bizanslılar döneminde Yöreyi fetheden İslam ordularının başındaki komutanlardan olu burada şehit olduğu rivayet edilmektedir.
5- ŞEYH MUSA TÜRBESİ
Merkez ışık köyündedir. Kendi adını taşıyan caminin hücresindedir. Şeyh Abdulkadir Geylani Hazretlerinin babası Musa Cengi Dost olduğu rivayet edilmektedir.
6- ŞEYH İSMAİL TÜRBESİ
Çukurca ilçesi Narlı köyündedir. Türbesi yöre halkı tarafından ziyaret edilen ve saygı duyulan önemli bir ziyaretgâhtır.
7- SEYYİT ABDULLAH TÜRBESİ
Seyit Taha-i Hakkâri’nin amcasıdır. Türbesi Şemdinli Bağlar köyünde bulunmaktadır.
8- GÜLEREŞ BABA TÜRBESİ
Hakkâri Merkez Biçer Mahallesi’nde bulunmaktadır. Türbesi kendi adını taşıyan caminin bahçesindedir. Yılın 365 günü ziyaret edilen önemli bir ziyaretgâhtır.
Hakkari İli Tarihi 16
Bağdat, Süleymaniye, Kerkük ve Erbil gibi zamanın ilim ve kültür
merkezlerinden şöhretli alimlerden tefsir, hadis, fıkıh gibi zahiri
ilimlerle zamanın fen ve edebiyat ilimlerini öğrendi. Seyyid
Taha-i Hakkari 13.hicri asrın müceddidi olarak kabul edilen Mevlana
Halid-i Bağdadi’nin yanında seksen(80)gün özel bir öğretim geçirdikten
sonra kırk iki (42)yıl ilim talebelerine ve hak aşıklarına dersler
verdi, insanları irşat etti. O tarihlerde Nehri (Bağlar) 16000 civarında
nüfus barındırıyordu. Cami, Medrese, han, hamam, çarşı, dükkan,
değirmen vb. yerleşim üniteleriyle nehri, Şemdinli bölgesinin merkezi
durumundaydı.
Seyit Taha-i Hakkâri 1853 tarihinde Bağlar(Nehri) köyünde vefat etti ve aynı yerde defnedildi. Ziyaretçilerden birisi de ta İstanbul’dan gelerek kendisini ziyaret eden ünlü mütefekkir Şair Necip Fazıl Kısakürek’tir. “Şayet burada ölürsem beni Seyit Taha’nın yanında defnedin”diye vasiyet eden ünlü şair,”Çile” kitabında şu beyte yer vermiştir :” “İçtim Şemdinli dağlarının nur çeşmesinden Kurtuldum akreplerin ruhumu deşmesinden” diyerek Nehri’nin manevi güzelliğine dikkat çekmiştir.
3-ŞEYH ALİ TÜRBESİ
Merkez üzümcü köyü’nde bulunmaktadır. Şeyh Abdulkadir Geylani Hazretlerinin Hocası olduğu rivayet edilmektedir. Mezarı kendi adını taşıyan caminin hücresindedir.
Seyit Taha-i Hakkâri 1853 tarihinde Bağlar(Nehri) köyünde vefat etti ve aynı yerde defnedildi. Ziyaretçilerden birisi de ta İstanbul’dan gelerek kendisini ziyaret eden ünlü mütefekkir Şair Necip Fazıl Kısakürek’tir. “Şayet burada ölürsem beni Seyit Taha’nın yanında defnedin”diye vasiyet eden ünlü şair,”Çile” kitabında şu beyte yer vermiştir :” “İçtim Şemdinli dağlarının nur çeşmesinden Kurtuldum akreplerin ruhumu deşmesinden” diyerek Nehri’nin manevi güzelliğine dikkat çekmiştir.
Merkez üzümcü köyü’nde bulunmaktadır. Şeyh Abdulkadir Geylani Hazretlerinin Hocası olduğu rivayet edilmektedir. Mezarı kendi adını taşıyan caminin hücresindedir.
Hakkari İli Tarihi 15
Hakkâri’ye 10 km mesafede anayol kenarındaki Helil mevkiinde
bulunmaktadır. Nasturilere ait olan yapının üzerinde kitabe ve süsleme
mevcut olmadığından, herhangi tarihte ve kin tarafından yaptırıldığı
belirlenememiştir. Kilise 6.70x13.70m dış ölçülere sahip, doğu batı
doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı ve iki bölümden oluşmaktadır.
Yapının tamamında taş malzeme kullanılmış olup, dış cephelerde düzgün
sıralı kaba yonu taşlar görülmektedir. Yapı oldukça sağlam dıştan düz
toprak dam örtülüdür.
İNANÇ TURİZMİ
1- HZ.SÜLEYMAN CAMİSİ
Hakkâri ili Çukurca ilçesi yol güzergahında Tiyar vadisinde Meşeli köyünde bulunan ve Süleyman Peygambere ait olduğu rivayet edilen türbe yerli ve yabancı ziyaretçilerin önemli uğrak yerlerinden biridir.
2-SEYYİT TAHA-İ HAKKÂRİ MEZARI
Şemdinli ilçesi Bağlar köyü’nde bulunmaktadır.18.yy’ da yaşamış büyük evliyalardandır. Şeyh Abdulkadir Geylani’nin 11. torunudur. Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretlerinin talebelerindendir. Mezarının bulunduğu Bağlar Köyü yurt içi ve yurt dışından gelen sevenleriyle sürekli dolup taşmaktadır. Şeyh Abdulkadir-i Geylani Hazretlerinin on birinci kuşaktan torunu olan Seyit Taha 18. asırda Anadolu da yaşamış en büyük ilim ve tasavvuf alimlerindedir.
İNANÇ TURİZMİ
1- HZ.SÜLEYMAN CAMİSİ
Hakkâri ili Çukurca ilçesi yol güzergahında Tiyar vadisinde Meşeli köyünde bulunan ve Süleyman Peygambere ait olduğu rivayet edilen türbe yerli ve yabancı ziyaretçilerin önemli uğrak yerlerinden biridir.
2-SEYYİT TAHA-İ HAKKÂRİ MEZARI
Şemdinli ilçesi Bağlar köyü’nde bulunmaktadır.18.yy’ da yaşamış büyük evliyalardandır. Şeyh Abdulkadir Geylani’nin 11. torunudur. Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretlerinin talebelerindendir. Mezarının bulunduğu Bağlar Köyü yurt içi ve yurt dışından gelen sevenleriyle sürekli dolup taşmaktadır. Şeyh Abdulkadir-i Geylani Hazretlerinin on birinci kuşaktan torunu olan Seyit Taha 18. asırda Anadolu da yaşamış en büyük ilim ve tasavvuf alimlerindedir.
Hakkari İli Tarihi 14
.
6- KIZIL KÜMBET ZAVİYESİ
Gülereşbaba mahallesinde, mezarlığın bulunduğu sırtın güney tarafından yer almaktadır. Gönümüzde yapı oldukça harap ve yıkılmış haldedir. Kalan duvar kalıntılarında planının belirlemek mümkün olmuştur. Yapı doğu batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, 16.50x11.80m dış ölçülere sahiptir. Yapıya batı cephesinin kuzey köşesinden bir kapıyla girilmektedir. Buradan doğuya doğru genişleyen bir hole geçilmektedir. Bundan başka, kapılar hole açılan, doğu ve güney tarafında dört oda yer almaktadır. Bu odalar kare ve dikdörtgen külemalı bir özellik taşımaktadır.
7-KOÇHANİS KİLİSESİ(KONAK)
Kilisenin bulunduğu konak köyü, Hakkari merkeze 18 km uzaklıkta ve şehrin kuzey tarafında kalmaktadır. Doğu batı yönünde uzanan ve içerisinde genişçe düzlüklerin ve kavaklıkların bulunduğu bir vadi içerisindedir.1996 yılından beri köy meskun değildir.
Köye ulaşım kuzeybatıdan Berçelan yaylası eteklerinden stabilize bir yol il sağlanmaktadır. Kilise köyün doğu tarafına vadiye hakim noktada doğal kayalık bir platform üzerine kurulmuştur.16.70x8.30m dış ölçülere sahip, doğu-batı ekseninde dikdörtgen planlı bir yapıdır.
8- HELİL KİLİSESİ
Gülereşbaba mahallesinde, mezarlığın bulunduğu sırtın güney tarafından yer almaktadır. Gönümüzde yapı oldukça harap ve yıkılmış haldedir. Kalan duvar kalıntılarında planının belirlemek mümkün olmuştur. Yapı doğu batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, 16.50x11.80m dış ölçülere sahiptir. Yapıya batı cephesinin kuzey köşesinden bir kapıyla girilmektedir. Buradan doğuya doğru genişleyen bir hole geçilmektedir. Bundan başka, kapılar hole açılan, doğu ve güney tarafında dört oda yer almaktadır. Bu odalar kare ve dikdörtgen külemalı bir özellik taşımaktadır.
7-KOÇHANİS KİLİSESİ(KONAK)
Kilisenin bulunduğu konak köyü, Hakkari merkeze 18 km uzaklıkta ve şehrin kuzey tarafında kalmaktadır. Doğu batı yönünde uzanan ve içerisinde genişçe düzlüklerin ve kavaklıkların bulunduğu bir vadi içerisindedir.1996 yılından beri köy meskun değildir.
Köye ulaşım kuzeybatıdan Berçelan yaylası eteklerinden stabilize bir yol il sağlanmaktadır. Kilise köyün doğu tarafına vadiye hakim noktada doğal kayalık bir platform üzerine kurulmuştur.16.70x8.30m dış ölçülere sahip, doğu-batı ekseninde dikdörtgen planlı bir yapıdır.
8- HELİL KİLİSESİ
Hakkari İli Tarihi 13
4- MEYDAN MEDRESESİ
Hakkâri Biçer mahallesinde bulunmaktadır. Vakıflar genel müdürlüğü tarafından 1984 yapılan onarımdan sonra, sağlam ve ayaktadır. Medrese giriş kapısı üzerindeki kitabesinden H.1112,M. 1700–1701 tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Kitabede kim tarafından yaptırıldığı belirtilmemekle beraber, Hakkâri hükümeti( Sancağı) nın o yıllardaki yöneticisi olan İzzeddin oğlu İbrahim bey tarafından yapılmış olabilir. Medrese 23.40 mx18.25m dış ölçülere sahip, kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Avlulu, iki kapı ve iki kanatlı medreseler gurubuna girmektedir.
Yapıya güney cephenin ortasındaki bir kapı vasıtasıyla girmektedir. Avlunun dört yanını iki kat halinde revaklar bulunmaktadır. Alt kat revakları değişik şekillerle başlık ve kaideleri olan sütunlara, ikinci kattakiler ise payelerle oturmaktadır. Revak gözleri sivri kemerli, bölümleri ise tonoz örtülüdür. Kapının üst kesimine dikdörtgen kitabe yerleştirilmiştir. Kitabe, mermer üzerine işlemiştir diğer cepheler, alt ve üst katlara açılmış pencereler dışında oldukça hareketsizdir. Meydan medresesi, anıtsal yapısı düzgün kesme taş işçiliği, içteki revaklı avlusu, kapısındaki süslemeleri ve iki katlı planıyla Hakkâri’nin günümüze sağlam olarak gelmiş tek ve en önemli anıtsal yapısıdır. Bunun aslına uygun restorasyonu gerçekleştirilerek müze olarak kullanıma ve ziyaretçilere açılması Hakkâri’ye kültürel katkı sağlayacaktır.
5- ÜZÜMCÜ KÖYÜ ŞEYH ALİ CAMİİ
Hakkari merkeze bağlı üzümcü köyünün içerisinde yer almaktadır. Merkeze 25 km uzaklıktaki köyü, Çukurca-Hakkari karayolundan 1 km lik stabilize bir yol ile ulaşılmaktadır. Cami batıdan doğuya doğru eyim yapan bir araziye kurulmuştur. Aslında yapının üç katlı olduğu ve bu üç katın değişik fonksiyonları içerdiği anlaşılmıştır. Bu durumda zemin kat zaviye, orta birinci kat medrese, üst ikinci kat cami olarak düzenlenmiştir. Hem camii, hem medrese, hem de tarikat yapısı özelliği ile üç fonksiyonlu bir yapıdır. Özellikle yörede caminin az bulunması nedeniyle, bir Müslüman yerleşmesini işaret eden ve 1700’ lerde yapıldığı tahmin edilen ve halen ziyaret edilen bir yapı olması önemini artırmaktadır
Hakkâri Biçer mahallesinde bulunmaktadır. Vakıflar genel müdürlüğü tarafından 1984 yapılan onarımdan sonra, sağlam ve ayaktadır. Medrese giriş kapısı üzerindeki kitabesinden H.1112,M. 1700–1701 tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Kitabede kim tarafından yaptırıldığı belirtilmemekle beraber, Hakkâri hükümeti( Sancağı) nın o yıllardaki yöneticisi olan İzzeddin oğlu İbrahim bey tarafından yapılmış olabilir. Medrese 23.40 mx18.25m dış ölçülere sahip, kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Avlulu, iki kapı ve iki kanatlı medreseler gurubuna girmektedir.
Yapıya güney cephenin ortasındaki bir kapı vasıtasıyla girmektedir. Avlunun dört yanını iki kat halinde revaklar bulunmaktadır. Alt kat revakları değişik şekillerle başlık ve kaideleri olan sütunlara, ikinci kattakiler ise payelerle oturmaktadır. Revak gözleri sivri kemerli, bölümleri ise tonoz örtülüdür. Kapının üst kesimine dikdörtgen kitabe yerleştirilmiştir. Kitabe, mermer üzerine işlemiştir diğer cepheler, alt ve üst katlara açılmış pencereler dışında oldukça hareketsizdir. Meydan medresesi, anıtsal yapısı düzgün kesme taş işçiliği, içteki revaklı avlusu, kapısındaki süslemeleri ve iki katlı planıyla Hakkâri’nin günümüze sağlam olarak gelmiş tek ve en önemli anıtsal yapısıdır. Bunun aslına uygun restorasyonu gerçekleştirilerek müze olarak kullanıma ve ziyaretçilere açılması Hakkâri’ye kültürel katkı sağlayacaktır.
5- ÜZÜMCÜ KÖYÜ ŞEYH ALİ CAMİİ
Hakkari merkeze bağlı üzümcü köyünün içerisinde yer almaktadır. Merkeze 25 km uzaklıktaki köyü, Çukurca-Hakkari karayolundan 1 km lik stabilize bir yol ile ulaşılmaktadır. Cami batıdan doğuya doğru eyim yapan bir araziye kurulmuştur. Aslında yapının üç katlı olduğu ve bu üç katın değişik fonksiyonları içerdiği anlaşılmıştır. Bu durumda zemin kat zaviye, orta birinci kat medrese, üst ikinci kat cami olarak düzenlenmiştir. Hem camii, hem medrese, hem de tarikat yapısı özelliği ile üç fonksiyonlu bir yapıdır. Özellikle yörede caminin az bulunması nedeniyle, bir Müslüman yerleşmesini işaret eden ve 1700’ lerde yapıldığı tahmin edilen ve halen ziyaret edilen bir yapı olması önemini artırmaktadır
Hakkari İli Tarihi 12
2- ÇÖLEMERİK KALESİ
Hakkari’nin merkezinde kuzey-güney doğusunda uzanan, yüksekliği yaklaşık 100-200 m civarında bir tepe üzerinde kurulmuştur. Kaleden günümüze birkaç, mahzen ve az duvar kalıntısı kalmıştır. Bu nedenle mimari dokusu hakkında bir fikir ileri sürmek mümkün olmamıştır. Ancak gerek Evliya Çelebi’den ve gerekse diğer tarihi kaynaklardan
”ÇÖLEMERİK KALESİ ”
nin mevcudiyeti belirlenebilmektedir.
3- ZEYNELBEY MEDRESESİ
Medrese, Hakkâri’nin Gülereş Baba Mahallesi’nde bahçeler arasında dere kenarında yer almaktadır. Bugün büyük ölçüde yıkılmış olan medrese Hakkâri Beylerinden aynı zamanda Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim’in mazhariyetine nail olmuş, Zeynel Bey tarafından yapılmıştır. Zeynel Bey,1560–1580 tarihleri arasında Hakkâri Beyliği’nde kalmıştır. Muhtemelen Medreseyi bu tarihler arasında yaptırmış olmalıdır. İranlılarla yapılan bir savaş sırasında 1585 tarihinde Marend’de şehit düşen Zeynel Bey’in naşı 1587 de Çölemerik’e nakledilerek kendi yaptırdığı medresenin avlusuna gömülmüştür.
Medrese Kuzey-güney doğrultusunda 22.20x17.20 m Ölçülerinde dikdörtgen bir alana oturulmaktadır. Bu gün büyük ölçüde yıkıldığından kazı ve temizlik yapmadan planını tam olarak ortaya koymak mümkün olmamıştır. Ancak ortada bir avlu ve bunu dört tarafında sıralanan medrese odaları anlaşılabilmektedir. Kuzey cephenin ortasından avluya girilmekte, giriş bölümünün iki bölümünde köşelerde birer oda yer almaktadır. Bunlardan kuzey batıdaki Zeynel Bey mezarının bulunduğu oda olabilir. Ayrıca medresenin etrafında bazı süslemeli mimari parçalar ile birçoğu kırılmış mezar taşlarına rastlanılmıştır. Medresenin kazı ve restorasyon yapılması durumunda, Hakkari önemli bir yapısına daha kavuşmuş olacaktır.
Hakkari’nin merkezinde kuzey-güney doğusunda uzanan, yüksekliği yaklaşık 100-200 m civarında bir tepe üzerinde kurulmuştur. Kaleden günümüze birkaç, mahzen ve az duvar kalıntısı kalmıştır. Bu nedenle mimari dokusu hakkında bir fikir ileri sürmek mümkün olmamıştır. Ancak gerek Evliya Çelebi’den ve gerekse diğer tarihi kaynaklardan
”ÇÖLEMERİK KALESİ ”
nin mevcudiyeti belirlenebilmektedir.
3- ZEYNELBEY MEDRESESİ
Medrese, Hakkâri’nin Gülereş Baba Mahallesi’nde bahçeler arasında dere kenarında yer almaktadır. Bugün büyük ölçüde yıkılmış olan medrese Hakkâri Beylerinden aynı zamanda Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim’in mazhariyetine nail olmuş, Zeynel Bey tarafından yapılmıştır. Zeynel Bey,1560–1580 tarihleri arasında Hakkâri Beyliği’nde kalmıştır. Muhtemelen Medreseyi bu tarihler arasında yaptırmış olmalıdır. İranlılarla yapılan bir savaş sırasında 1585 tarihinde Marend’de şehit düşen Zeynel Bey’in naşı 1587 de Çölemerik’e nakledilerek kendi yaptırdığı medresenin avlusuna gömülmüştür.
Medrese Kuzey-güney doğrultusunda 22.20x17.20 m Ölçülerinde dikdörtgen bir alana oturulmaktadır. Bu gün büyük ölçüde yıkıldığından kazı ve temizlik yapmadan planını tam olarak ortaya koymak mümkün olmamıştır. Ancak ortada bir avlu ve bunu dört tarafında sıralanan medrese odaları anlaşılabilmektedir. Kuzey cephenin ortasından avluya girilmekte, giriş bölümünün iki bölümünde köşelerde birer oda yer almaktadır. Bunlardan kuzey batıdaki Zeynel Bey mezarının bulunduğu oda olabilir. Ayrıca medresenin etrafında bazı süslemeli mimari parçalar ile birçoğu kırılmış mezar taşlarına rastlanılmıştır. Medresenin kazı ve restorasyon yapılması durumunda, Hakkari önemli bir yapısına daha kavuşmuş olacaktır.
Hakkari İli Tarihi 11
Diğer Gezilecek Yerler
Kaya Resimleri
Araştırmacı Muvaffak Uyanık, Hakkari bölgesinin batısında yer alan
"Geveruk" ve "Tirşin" yaylalarında, kayalar üzerine kazınarak çizilmiş
binlerce kaya resmi bulmuştur.
HAKKÂRİ’NİN KÜLTÜREL MİRASI
1- BAY KALESİ
Şehrin güney tarafında, merkeze 7-8 km uzaklıkta bulunmaktadır. Kale denizden 2025 m yüksekliktedir, sar ve dik kayalık bir tepe üzerinde yer almaktadır. Kaleye hem kuzey taraftan, hem de güney taraftan tırmanarak çıkmak mümkündür.Günümüzde kuzey tarafına yarıya kadar araba için yol açılmış olup,bundan sonrası tırmanma yoludur. Bu kesimde kayalıklara basamaklar açılarak merdivenler oluşturulmuştur. Bunlar çıkışı kolaylaştırmaktadır. Kalede mimari doku büyük ölçüde tahrip olduğundan, bunları tam olarak ortaya kuymak mümkün olmamıştır.
Ancak en üst kesimde doğu batı doğrultusunda moloz taşlar ve Horasan harcıyla tutturulmuş duvar izlerine rastlanılmıştır. Etrafa dağılmış seramik parçalarından demir çağından itibaren Orta çağ sonuna kadar burada yerleşimin olduğu izlenilebilmektedir. Tuğla ve seramikler dışında, üzerinde haç ve süslemeler olan bir taş parçası ile kaya üzerinde kazınmış ter lala şeklindeki motifler kalenin diğer kalıntılarını teşkil etmektedir. Tarihi kaynaklarda Hakkâri Beylerinden Malik Bey’in Bay Kalesi’nde hüküm sürdüğü belirtilmesi Hakkâri tarihinde buranın önemini ortaya koymaktadır.
HAKKÂRİ’NİN KÜLTÜREL MİRASI
1- BAY KALESİ
Şehrin güney tarafında, merkeze 7-8 km uzaklıkta bulunmaktadır. Kale denizden 2025 m yüksekliktedir, sar ve dik kayalık bir tepe üzerinde yer almaktadır. Kaleye hem kuzey taraftan, hem de güney taraftan tırmanarak çıkmak mümkündür.Günümüzde kuzey tarafına yarıya kadar araba için yol açılmış olup,bundan sonrası tırmanma yoludur. Bu kesimde kayalıklara basamaklar açılarak merdivenler oluşturulmuştur. Bunlar çıkışı kolaylaştırmaktadır. Kalede mimari doku büyük ölçüde tahrip olduğundan, bunları tam olarak ortaya kuymak mümkün olmamıştır.
Ancak en üst kesimde doğu batı doğrultusunda moloz taşlar ve Horasan harcıyla tutturulmuş duvar izlerine rastlanılmıştır. Etrafa dağılmış seramik parçalarından demir çağından itibaren Orta çağ sonuna kadar burada yerleşimin olduğu izlenilebilmektedir. Tuğla ve seramikler dışında, üzerinde haç ve süslemeler olan bir taş parçası ile kaya üzerinde kazınmış ter lala şeklindeki motifler kalenin diğer kalıntılarını teşkil etmektedir. Tarihi kaynaklarda Hakkâri Beylerinden Malik Bey’in Bay Kalesi’nde hüküm sürdüğü belirtilmesi Hakkâri tarihinde buranın önemini ortaya koymaktadır.
Hakkari İli Tarihi 10
HAKKARİ İLİ MEZARLIKLAR
Mezarlıklar
Urartu Mezarlığı
Hakkâri merkez, Gazi Mahallesi, Anadolu Lisesi inşaat sahasında ortaya
çıkarılan ve M.Ö. 1. bin başlarına tarihlenen bu mezar odası Urartu
dönemi ve Erken Demir Çağı’ndaki mezarlarla benzerlik göstermektedir.
Burada bulunan mezar odası örneklerine Van Karagündüz nekropolü
kazılarında rastlanmıştır.
Kırmızı Kümbet Mezarlığı
Gülereş Baba Mahallesi’nde kuzeyden güneye doğru eğimli bir sırtta yer
almaktadır.
Zaviye kalıntısının kuzey tarafındaki düzlük kesimde Osmanlı döneminden
kalma üzerleri kitabeli, zengin bitkisel ve geometrik desenli mezar
taşları mevcuttur.
Melik Esed Mezarlığı
Biçer Mahallesi’nde Melik Esed Camii’nin batı tarafında hazire
şeklindedir. Burada bir kısmı yerinde dikili, diğerleri etraftan
toplanan 25 tane üzerleri kitabeli ve zengin süslemeli mezar taşı tespit
edilmiştir. Çiçek, yaprak ve dal motifleri mezar taşlarının en belirgin
süslemeleridir.
Kale Altı Mezarlığı
Biçer Mahallesi’nde, kalenin doğu kesiminde kalan büyükçe bir
mezarlıktır. Bu mezarlığın değişik kesimlerinde 16 adet, çoğu
yerlerinden sökülmüş sanatsal özelliğe sahip, üzerleri bitkisel ve
geometrik desenlerle bezenmiş mezar taşlarına rastlanmıştır. Bu mezar
taşlarından çoğu taşınarak koruma altına alınmıştır
.
HAKKARİ İLİ KÖPRÜLER
Köprüler
Taş Köprü
Şemdinli ilçe merkezine 12 km. ve Nehri köyüne 4 km. mesafede bulunan
köprü Şemdinli Deresi üzerinde kurulmuştur. Yüksek dağların arasında
derin bir vadide yer alan, kuzey-güney istikametinde tek açıklık
halindeki köprünün her iki ayağı da kayalıklara oturmaktadır. Köprünün
yüksekliği 11 m., uzunluğu ise 21 m. olup tek gözlü ve yolu eğimli
köprüler grubuna girmektedir.
HAKKARİ
Hakkari İli Tarihi 9
Doğudaki ikinci bölüme daha büyük olan birinci bölümden iki kapı
vasıtasıyla geçilmektedir. Oda kuzey-güney istikametinde dikdörtgen
biçimli ve tonoz örtülüdür. Bu bölümün doğu duvarına ve kapı eksenine
gelecek şekilde sivri kemerli bir niş yerleştirilmiştir. Yan duvarlarda
dolap nişleri bulunmaktadır. Yapının tamamında taş kullanılmış olup, dış
cephelerde düzgün sıralı kaba taşlar dikkati çekmektedir. Yapı oldukça
sağlam toprak bir dam ile kapatılmıştır.
Derav Kilisesi
Zap Vadisi’nde, Üzümcü köyünün ilerisinde, Derav mevkiinde
bulunmaktadır. Zap Suyu’nun karşı tarafındaki sırtta, eğimli bir arazide
kurulmuştur. Nasturilere ait olduğu kabul edilen yapının üzerinde
kitabe veya süsleme olmadığından yapının tarihi ve dönemi
bilinmemektedir.
Oldukça küçük olan yapının batı doğrultusuna uzanan dikdörtgen bir planı
vardır. İki odadan oluşan kilisenin dikdörtgen planlı odasının üzeri
beşik tonozla örtülüdür. Batı tarafı açılmış ve mazgal pencerelerden
yapı aydınlatılmıştır. İkinci odaya, buradan sivri kemer açıklıklı iki
demir kapıdan girilmektedir. Burası da dikdörtgen planlı ve beşik tonoz
ile örtülüdür. Doğu tarafından da beşik tonozlu kayalıklara
oturmaktadır. İki yan duvarına dolap nişleri açılmıştır.
Yapının tamamı moloz taşlar ve kayalardan yapılmıştır. Dıştan üzeri
toprakla örtülüdür ve duvarları yer yer yıkılmıştır. Buna rağmen sağlam
bir görünümü vardır.
Gagevran Köyü Kilisesi
Derav Vadisi, Gagevran köyü yakınlarında 2. yüzyıldan kalma kayalara
oyulmuş kiliseler vardır. Duvarlar içten nişler ve Hz. İsa’nın yaşamını
konu alan fresklerle süslüdür.
Hakkari İli Tarihi 8
HAKKARİ İLİ KİLİSELER
HAKKARİ
Kiliseler
Hakkâri (Koçanis) Konak Kilisesi
Kilise, Hakkâri merkeze 18 km. uzaklıktaki Konak köyünde, genişçe
düzlüklerin ve kayalıkların bulunduğu bir vadi içerisinde yer
almaktadır. 16,70x8,30 m. dış ölçülere sahip, doğu–batı ekseninde
uzanan, güney cephesinin batı köşesine kaydırılmış bir kapı ile girilen
kilise köyün doğu tarafına vadiye hâkim noktada doğal kayalık bir
platform üzerine kurulmuştur. Kilise iç mekanı iki bölümden meydana
gelmiştir. Bunlardan birincisi doğrudan dış ile bağlantılı sahın bölümü,
ikincisi sahından iki kapı açıklığıyla geçilen doğudaki bema bölümüdür.
Ayrıca, kuzey tarafa kayalıkların üzerine, biraz yüksekte kalan ve
havalandırmaya geçiş sağlayan bir bölüm ilave edilmiştir.
Kuzeydeki bölüm dışında yapının dış cephesi tamamıyla düzgün kesme taş
malzeme ile inşa edilmiştir. Kapı, iki renkli taşlarla süslenmiş sivri
kemerli girinti içerisine açılmıştır.
Cephenin çatıya yakın üst kesiminde batı tarafta sekiz satırlık Nasturi
dilinde bir kitabe yerleştirilmiştir. Kilisede biri bu kitabenin
altında, diğeri ortaya yakın yerde olmak üzere dairesel şekilde iki
güneş saati yer almaktadır.
Halil Kilisesi
Hakkâri'ye 10 km. mesafede, ana yol kenarındaki Halil mevkiinde
bulunmaktadır. Nasturilere ait olan yapının üzerinde kitabe ve süsleme
mevcut olmadığından, hangi tarihte kim tarafından yapıldığı
bilinmemektedir. Kilise doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı
ve iki bölümden oluşmaktadır. Batıdaki birinci bölüm daha büyük
tutulmuştur. Buraya batı cephesinden bir kapı vasıtasıyla girilmektedir.
Bu bölümün üzeri doğu-batı doğrultusunda uzanan beşik tonozla örtülmüş
ve duvarlara dolap nişleri açılmıştır.
Hakkari İli Tarihi 7
Saraylar
Kelat Sarayı
Şemdinli’ye 17 km. uzaklıktaki eski ilçe merkezinin güneybatısında dere
kenarında kurulmuştur. Saray (konak) büyük ölçüde yıkılmış olup halen
ayakta kalan iki kemer ve bir duvar bulunmaktadır. Kuzey-güney
doğrultusunda, dikdörtgen planlı ve üç katlıdır.
Yapının kesin tarihini veren kitabe veya herhangi bir yazılı belge
mevcut değildir. Mahalli kaynaklara göre Seyit Ahmet Sıddık tarafından
yaptırıldığı belirtilen sarayın günümüze kadar ayakta kalan güney
duvarındaki kalıntılardan, cephenin ortada kapı ile bunun
yanındaki pencereler ile hareketlendirildiği anlaşılmaktadır. İç içe
kademelendirme yapan sivri kemerli açıklığa sahip kapı dıştan taşıntılı
kuşatma kemeri ile sınırlandırılmıştır.
Kayme Sarayı
Saray Nehri’ndeki eski yerleşim yerlerinin kuzey tarafında ve bugünkü
köy evlerin batısında yer alan iki katlı saray, kuzey-güney
doğrultusunda dikdörtgen bir alana oturmaktadır.
Günümüzde sarayın kuzey ve batı duvarları ekseriyetle, doğu ve güney
duvarları kısmen ayakta kalabilmiş ancak, üst örtüsü tamamen
yıkılmıştır. Yapının zemin ve birinci katları birbirinin aynı, ortada
dikdörtgen iki salon ile dörder odadan meydana gelmiştir. Sarayın kuzey
ve güney cephelerinde ortalarına açılmış kapılardan girilmekte, odalara
hem salondan hem de birbirlerinden geçilmektedir.
Yapının yıkılmış doğu cephesi dışındaki kuzey, güney ve batı
cephelerinin kapı ve pencerelerle hareketlendirildiği görülmektedir.
Kapının üzerinde üst kata açılan ahşap konstrüksiyonlu bir balkon olduğu
anlaşılan açıklık bulunmaktadır. Yine bu cephede tek süsleyici unsur
olarak kapı kuşatma kemerinin sağ ve sol üst köşesindeki kitabeler
dikkati çekmektedir. Yapının batı cephesi altlı üstlü sekizer pencere
ile hareketlendirilmiştir. Güney cephesinde ise sadece kapı ve
pencerelerin yerleri belirlenebilmektedir. Sarayın cephelerinde düzgün
kesme taş, içteki odaların bölme duvarlarında moloz taş kullanılmıştır.
Cephelerindeki düzgün kesme taş işçilik dikkat çekmektedir.
Hakkari İli Tarihi 6
Yüksekova ilçesinde yer alan Tirşin Yaylası’nda bulunan dirheler üçü
dördü bir arada birbirini koruyabilecek yakınlıkta, yol üstünde,
kayalara oyulmuş dev boyutlu yapılardır. Dirhelerin Assur saldırılarına
karşı haber alma kuleleri ya da yaylaya çıkılan sürüleri korumak ve
yayla güvenliğini korumak için yapılmış küçük savunma kütleleri olduğu
sanılmaktadır.
Hakkâri Kaledibi Buluntuları (Hakkâri Stelleri)
Kaledibi’nde yapılan bir temel hafriyatı sırasında tarihi eserlere
rastlanılmış, Yapılan inceleme ve kazı çalışmaları sonucunda,
Kaledibi’nde Hakkâri tarihini aydınlatacak özellikte üzerinde insan
figürleri işlenmiş 13 stel (mezar taşı) bulunmuştur.
Üst kısmı geniş alta doğru da daralarak sivri bir yapıda olan figürlü
taşların kenarları kısmen düzeltilmiş arka yüzleri ise kabaca
tıraşlanmıştır. Ön yüz tamamen düzeltildikten sonra ya alçak kabartma ya
da kazıma tekniğiyle işlenmiş figürlerle doldurulmuştur. Genel olarak
stellerin yüzeyine kabaca işlenmiş insan, hayvan ve savaş aleti
motifleri vardır.
Urartu Mezarlığı
Hakkâri merkez, Gazi Mahallesi, Anadolu Lisesi inşaat sahasında ortaya
çıkarılan ve M.Ö. 1. bin başlarına tarihlenen bu mezar odası
Urartu dönemi ve Erken Demir Çağı’ndaki mezarlarla benzerlik göstermektedir. Burada bulunan mezar odası örneklerine Van Karagündüz nekropolü kazılarında rastlanmıştır. Kırmızı Kümbet Mezarlığı Gülereş Baba Mahallesi’nde kuzeyden güneye doğru eğimli bir sırtta yer almaktadır. Zaviye kalıntısının kuzey tarafındaki düzlük kesimde Osmanlı döneminden kalma üzerleri kitabeli, zengin bitkisel ve geometrik desenli mezar taşları mevcuttur. Melik Esed Mezarlığı Biçer Mahallesi’nde Melik Esed Camii’nin batı tarafında hazire şeklindedir. Burada bir kısmı yerinde dikili,
diğerleri etraftan toplanan 25 tane üzerleri kitabeli ve zengin süslemeli mezar taşı tespit edilmiştir. Çiçek, yaprak ve dal motifleri mezar taşlarının en belirgin süslemeleridir. Kale Altı Mezarlığı Biçer Mahallesi’nde, kalenin doğu kesiminde kalan büyükçe bir mezarlıktır. Bu mezarlığın değişik kesimlerinde 16 adet, çoğu yerlerinden sökülmüş sanatsal özelliğe sahip, üzerleri bitkisel ve geometrik desenlerle bezenmiş mezar taşlarına rastlanmıştır. Bu mezar taşlarından çoğu taşınarak koruma altına alınmıştır.
Urartu dönemi ve Erken Demir Çağı’ndaki mezarlarla benzerlik göstermektedir. Burada bulunan mezar odası örneklerine Van Karagündüz nekropolü kazılarında rastlanmıştır. Kırmızı Kümbet Mezarlığı Gülereş Baba Mahallesi’nde kuzeyden güneye doğru eğimli bir sırtta yer almaktadır. Zaviye kalıntısının kuzey tarafındaki düzlük kesimde Osmanlı döneminden kalma üzerleri kitabeli, zengin bitkisel ve geometrik desenli mezar taşları mevcuttur. Melik Esed Mezarlığı Biçer Mahallesi’nde Melik Esed Camii’nin batı tarafında hazire şeklindedir. Burada bir kısmı yerinde dikili,
diğerleri etraftan toplanan 25 tane üzerleri kitabeli ve zengin süslemeli mezar taşı tespit edilmiştir. Çiçek, yaprak ve dal motifleri mezar taşlarının en belirgin süslemeleridir. Kale Altı Mezarlığı Biçer Mahallesi’nde, kalenin doğu kesiminde kalan büyükçe bir mezarlıktır. Bu mezarlığın değişik kesimlerinde 16 adet, çoğu yerlerinden sökülmüş sanatsal özelliğe sahip, üzerleri bitkisel ve geometrik desenlerle bezenmiş mezar taşlarına rastlanmıştır. Bu mezar taşlarından çoğu taşınarak koruma altına alınmıştır.
HAKKARİ İLİ SARAYLAR
Hakkari İli Tarihi 5
HAKKARİ İLİ KALALER
KALELER
Kaleler
Bay Kalesi
Şehrin güney tarafında ve merkeze 7-8 km. uzaklıkta bulunan kale, deniz
seviyesinden 20-25 m. yükseklikte sarp ve kayalık bir tepe üzerinde yer
almaktadır. Kaleye hem kuzeyden hem de güney tarafından tırmanmak
mümkündür.
Mimari dokusu büyük ölçüde tahrip olan kalenin en üst kesiminde moloz
taşlar ve horasan harcı ile tutturulmuş duvar izleri mevcuttur. Etrafa
dağılmış seramik parçalarından Demir Çağı’ndan Ortaçağ sonlarına kadar
burada yerleşimin olduğu anlaşılmaktadır. Tuğla ve seramikler dışında
üzerinde harç ve süslemeler olan bir taş parçası ile üzerinde kazınmış
ters lale motifleri kalenin diğer kalıntılarını teşkil eder.
Müze ve Ören Yerleri
Kaya Resimleri
Hakkâri’nin batısında yer alan Gevaruk ve Tirşin yaylalarında, kayalar
üzerine kazınarak çizilmiş binlerce kaya resmi bulunmuştur. Adeta açık
hava müzesi niteliğinde olan ve çok geniş bir alana yayılı bulunan bu
zengin resimlerin benzerlerine, doğuda Azerbaycan’da kayalar üzerine
çizilen yaklaşık 4.000 adet resimde ve güneyde de Filistin’de kayalar
üzerine çizilen yüzlerce kaya resimlerinde rastlanılmaktadır. Gevaruk ve
Tirşin yaylalarındaki kaya üstü resimleri yaklaşık olarak M.Ö.
6.000-1.000 yıllarına tarihlenmektedir. Ancak bu resimlerin büyük bir
kısmının daha sonraki devirlerde de çizildikleri anlaşılmaktadır.
Buradaki tasvirlerin büyük çoğunluğu stilize edilerek yapılmışlardır.
Buna karşılık, o devirlerde bölgede yaşayan zengin av hayvanları
hakkında yine de küçümsenemeyecek önemli bilgiler vermektedirler.Resimlerin büyük bir kısmını, dağ keçileri, bizon ve çeşitli av hayvanları ile avda kullanılan tuzak sahneleri, sihir ile ilgili motifler, stilize edilmiş şekiller mevcuttur. Koç Heykeli Yüksekova ilçe merkezinde bulunan koç heykelinin yan yüzlerinde Gevaruk kaya resimlerindeki motiflere benzer betimlemeler vardır. Dörtte bir kütle biçimindeki heykelde, baş ve ayaklar çıkıntı olarak işlenmiştir. Ön ve arka ayaklar birbirinden yalnızca yarıkla ayrılmıştır ve boynuzları yuvarlak ve oymadır. Yapıtın bir yüzüne koça binmiş eli kargılı bir adam, onun da arkasında ellerinde yuvarlak nesneler tutan dört adam, üç koç, bir kama ve bir silah çizilmiştir. Benzer bir koç heykeli Yüksekova’nın 5 km. güneybatısında bulunan Gagevran köyünde bulunmuştur. Heykelin yöredeki Nasturi kilisesinden söküldüğü sanılmaktadır. Yapıtın üst yüzeyinde mimari bir bütünün parçası olduğunu gösteren kabartma bir bölüm vardır. Dirheler (Dev Evleri)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız
Mutluluk Duyarız